Menderes’le
ilk karşılaşma ve
Londra’daki
uçak kazası
Ertuğrul MAT
Ertuğrul MAT |
17 Şubat 1959 tarihinde
Londra’da Kıbrıs konusunda nihai anlaşma imzalanacaktı. İstanbul’a gelen Yavuz
ve Erol’la İstanbul Vilayeti’ ne gittik. Menderes oradaydı. Yanında İstanbul
Valisi Ethem Yetkiner ve İstanbul Belediye Başkanı Kemal Aygün vardı.
Özel Kalem Müdürü Muzaffer Ersü’ yü görüp, Başbakan’la
görüşmek istediğimizi söyledik. Ersü Ankara’dan Yavuz’u tanıyordu. Menderes’in
yanına girdi ve “Gençler size hayırlı yolculuklar dilemek istiyorlar” diye arz
edip, biraz sonra üçümüzü Menderes’in yanına götürdü.
Ben ve Erol, Menderes’le ilk defa karşılaşıyorduk.
Çok heyecanlıydık.
Menderes bizi ayakta
karşılamış,, ellerimizi sıkıp yer göstermiş, hatta masanın kenarından iskemle
çekip oturmamıza yardım etmişti. Nezaketi, bizi adeta büyülemişti..
Yavuz İstanbul’a
gelmeden Ankara’da bir basın toplantısı yapmış ve üniversite gençliğinin
hükümetin başarısını alkışladığını söylemişti. Bunu bilen Menderes, bize
gençlere iltifat edip, çay ikram etmişti.
Yavuz, bu sırada daha
önceden planlamadığımız bir şey yaptı. Büyük bir rahatlıkla, “Beyefendi, yarın
bizi de Londra’ya götürseniz, dosta düşmana üniversite gençliğinin size
desteğini gösterseniz olmaz mı?” demiş, bu talep Menderes’in de hoşuna
gitmişti..
Melih
Esenbel’in hayatımızdaki rolü ve
Londra’daki uçak kazası
Menderes, zile basmış ve
içeriye giren Muzaffer Ersü’ye, “Melih Bey’e söyleyiniz gençler de bizimle
Londra’ya gelecek, gereğini yapsın” demişti..
O zamanlar Avrupa’ya
gitmek, gençler için bir hayaldi. Belli etmemeye çalışıyorduk, ama sevinçten
havaya uçacak gibiydik. Avrupa’ya gitmek, hem de Menderes’le. Bu hayallerin
bile ötesindeydi. Biraz sonra, içeriye uzunca boylu, gözlüklü şık giyimli bir
bey girdi. Gelen Hariciye Vekâleti Genel Sekreteri Melih Esenbel’di.
“Beyefendi, gençleri de
götürmemiz konusunda emir buyurmuşsunuz. Heyette bulunanların listesi bütün
taraflara tebliğ edildi. Bu ilaveler, bazı tereddütlere sebebiyet verebilir.
Müsaade buyurursanız, bir ay sonra bir harp gemisiyle İspanya’ya gideceğiz,
gençleri o zaman götürelim” dedi.
Günün şartlarına göre,
makul bir itirazdı ve Londra hayalimiz İspanya hayaline dönüşmüştü.
Menderes’in yanından
ayrıldık, Vilayet binasından Cağaloğlu’na çıkışın hemen solundaki ilk binanın
altındaki Fettah’ın esnaf lokantasına
oturduk. Tabii, konu Melih Esenbel’di ve doğrusunu isterseniz, kendisinden pek saygılı bir üslupla bahsetmiyorduk.. Ertesi sabah, Özdemir
Evliyazade ile birlikte Yeşilköy Hava Meydanı’na gidip Menderes’i uğurladık.
Sonra, öğle yemeğini yiyip, Erolların evine gittik.
Eve gelip radyoyu
açtığımızda, haberlerden, Menderes’in uçağının Londra Havaalanı’na iniş
yaparken sis yüzünden düştüğünü, 35 kişilik heyetten 15 kişinin öldüğünü öğrendik.
Ölenler arasında, Devlet Bakanı Server Somuncuoğlu, Eskişehir Milletvekili
Kemal Zeytinoğlu, Sakarya Milletvekili Rıfat Kadıoğlu, meşhur gazeteci Nimet
Arzık’ ın eşi ve Anadolu Ajansı Genel Müdürü Şerif Arzık , Menderes’in Özel
Kalem Müdürü Muzaffer Ersü ve Türk Hava Yolları Genel Müdürü Abdullah Parla da
vardı.
Menderes kazayı ufak
tefek sıyrıklarla atlatmıştı: Çanakkale Milletvekili Emin Kalafat da sağ
kurtulmuştu ama vücudunda kırılmamış kemik kalmamıştı. Menderes bir ağacın
altına oturmuştu. O civarda bulunan “Newgate-Chaffold çiftliği” çalışanlarından
Bailey koşup kaza mahalline gelmişti. Ayağa kalkan Menderes’in kendisine “I am
the prime minister of Turkey” (Ben Türkiye Başvekiliyim) demesi ertesi günkü
bütün dünya gazetelerinde yer almıştı.
Erol’un evinde radyodan
bu haberi duyunca şoka girdik. Erol günlerce,bu şoku atlatmak için,
sakinleştirici ilaç alacaktı.. “Bizi de götürseydi, mutlaka önde oturacak ve
ölecektik.” Diye tekrarlayıp duruyor ve ”O gün Melih Esenbel için neler
söylemiştik. Artık, Melih Bey’i manevi pederimizdir.” Diye ilave ediyordu..
Londra’daki uçak
kazasından 18 yıl sonra Washington Büyükelçisi Melih Esenbel tatilini geçirmek
ve istişarelerde bulunmak için Ankara’ya gelince, Ereğli Demir Çelik yönetim
kurulu, Amerikan bankalarından büyük bir kredi almalarına yardımcı olan Melih
Bey şerefine büyük bir kokteyl tertip etmişti.
Ben de, milletvekili
seçilmiş,1966/1968 yılları arasında Erdemir’de murakıplık yaptığım için, ben de
kokteyle davet edilmiştim... Kokteylde,sohbet imkânı bulduğumuz zaman, Melih
Bey’e Londra uçak kazasından bir gün evvel İstanbul Vilayeti’nde yaşanan olayı
hatırlatınca, ikimizin de gözleri buğulanmıştı..
Menderes uçak kazasından
sonra, 22 Şubat 1959 da Türkiye’ye dönmüş, yer yerinden oynamıştı. Sanki bütün
Türkiye İstanbul’a gelip, şimdi E-5 denilen yolun iki tarafını Topkapı’dan
Yeşilköy Hava Meydanı’na kadar doldurmuştu. Erol, Yavuz ve Eyüp’le birlikte
Yeşilköy’e koşmuş; ama kalabalıktan apron’a girememiştik.
Ertesi gün İstanbul
Kulüp’te Özdemir Evliyazade, “Biliyor musunuz, dayım beni Yeşilköy’de görür
görmez, ‘İyi ki çocukları götürmemişiz, ölümlerine sebep olacaktık’ dedi.
‘Nerelerde?’ diye sizi sorunca ‘Buradaydılar, ama kalabalığı yarıp size
ulaşamadılar’ cevabını verdim” demişti..
Bu Özdemir Evliyazade,27
Mayıs ihtilalinden sonra, kendisini kurtarmak için, Yassıada’da dayısı aleyhine
şahitlik yapmış, içimizi kanatmıştı. .Bunu duyunca, beraber çektirdiğimiz
resimleri yırtmış, O’nu da ,hayatımızdan çıkarıp atmıştık..
Bir daha hiçbir araya gelmedik.
Kazadan sonra, Emin
Kalafatoğlu aylarca Londra’da tedavi görmüş, hemen hemen vücudundaki bütün
kırık kemikler platin çubuklarla birleştirilmişti. Uçak kazasından kurtulan
Emin bey, Yassıada’da idama mahkûm
olmaktan kurtulamamıştı..
İntihara teşebbüs eden
Menderes hariç,14 idam mahkûmu, bir hücum bota bindirilmiş, hepsinin elleri
arkadan kelepçelenmişti. Emin Kalafat, vücudundaki bütün kemikleri platinlerle
takviye edilen bir insanın ellerinin arkasından bağlanmasının verdiği acıyla,
“Bir an evvel assalar da bu acılardan kurtulsam” diye dua ederken.; Fatin Bey,
Celal Bayar’ın sorusu üzerine Ortak Pazar’a dâhil olmanın faydalarını sanki bir
üniversitede konferans verircesine anlatıyor; biraz ötede, hafız olan Agâh
Erozan kısık bir sesle Kuran okuyordu…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder